SERVİS
Türkiye’de çok iyi bilindiği zannedilen aslında hiç bilinmeyen, son derece zor ve detaylı çalışmalar yapılmasını gerekirken sektörden genelde en az payı alan, dünya ölçeğinde sürekli en çok gelişen sektör hizmet sektörü iken, yurdumuzda bir türlü nitelikli organizasyonlara kavuşamayan alandır Servis. Küçük ve orta büyüklükteki teknoloji ürünlerinde, gelişen imalat teknolojileri (üründe çok özel yüksek teknolojili hammadde kullanılmadıysa) ürünün maliyet fiyatını çok düşürmüştür. Bu durum servise duyulan ihtiyacın maksimum maddi karşılığını, ürünün maliyet fiyatı ile sınırlanmaktadır. İmalatçı ve/veya ithalatçı firmalar servis maliyetlerini bu noktada kısıtlamaya çalışırken eğer ürün değişim değeri çok yüksek ise veya ürünün değişmesi için başka ve paralı parçalarında değişmesi gerekiyorsa servis sektörünün de geliri artmakta ve organizasyonun nitelikli hale gelmesi mümkün olmaktadır.
Ülkemizdeki yanlış yapılanmadan dolayı servis hizmeti üreten firmaların yetkinliği ana firma olarak adlandırdığımız ithalatçı/imalatçı firmalar tarafından yetkili servis ibaresi ile verilmektedir. Bu tasarlanmış bir yapı değil bir oldu bitti yapısıdır. Avrupalıların de facto olarak adlandırdığı bu yapı, ana firmaların personel veya de firma yetkilendirmesi ile ilgili akreditasyonu olmamasına rağmen, rekabet yasalarına aykırı olmasına rağmen devam etmektedir.
Teknik personelden hizmet üreten firmaya, oradan da ana firmaya doğru uygulama şu şekilde olmalıdır;
İştigal konusu ile ilgili çalışacak teknik personelin pozisyonu bilgi ve beceri özellikleri sektör tarafından tarif edilerek meslek standartları oluşturulmalı. Bu konuda çalışacak teknisyenler örgün Teknik Eğitim Kurumları’ndan yetişmiyorsa veya daha fazlasına ihtiyaç varsa yaygın eğitim (MYK) tarafından akredite edilmiş kurumlar tarafından ISO 17024 standartlarında yapılan sınavlar sonucu başarılı olanlara alanlarında hizmet etme yetkisi verilmelidir. Bu arada bu sistem şu anda uygulamaya girmiştir.
Firmaların yetkilendirilmesi firma içerisinde yetkilendirilmiş teknik personelin çalışıp çalışmamasına bağlıdır. Yani herhangi bir girişimci herhangi bir hizmet sektöründe çalışma yapmak istiyorsa, kendisinde veya personelinde akreditasyon varsa hizmet üretebilmeli yoksa hiçbir şekilde hizmet vermesi mümkün olmamalıdır. Ana firmalar istedikleri servis firmaları ile anlaşma yaparak müşterilerine her an hizmet verecek firmaların olmasını sağlayabilir. Bu firmalara destekler vererek markasının imajını da yükseltmeye çalışabilir. Ancak hiçbir ana firma yetki dağıtamaz ve dağıtmamalıdır. Özellikle Avrupa’da otomotiv sektöründe bu konu tam da anlattığımız gibi sıkı bir şekilde kontrol edilmekte, hiçbir kurum ve kuruluşun yetkili servis adı altında haksız rekabet yaratmasına izin verilmemektedir.
Ülkemizde yapılması gereken akreditasyonu akreditasyon kurumlarına bırakmak, örgün eğitim kurumlarının yani okullarımızın seviyesini yükseltmek için destek olmak, bunların dışında her türlü imkanı kullanarak her noktada teknoloji eğitim vermek olmalıdır.
Bir servis kanalı kurmak ve işletmek tüm bu konuların yanında aynı satışta olduğu gibi çok iyi tasarlanmış bir stratejiye ihtiyaç duymasına rağmen, satışa göre çok daha fazla alt yapıya ihtiyaç duyduğu için bilgi ve kurgu (Strateji) daha da ön plana çıkmaktadır.
Ülkemizdeki yanlış yapılanmadan dolayı servis hizmeti üreten firmaların yetkinliği ana firma olarak adlandırdığımız ithalatçı/imalatçı firmalar tarafından yetkili servis ibaresi ile verilmektedir. Bu tasarlanmış bir yapı değil bir oldu bitti yapısıdır. Avrupalıların de facto olarak adlandırdığı bu yapı, ana firmaların personel veya de firma yetkilendirmesi ile ilgili akreditasyonu olmamasına rağmen, rekabet yasalarına aykırı olmasına rağmen devam etmektedir.
Teknik personelden hizmet üreten firmaya, oradan da ana firmaya doğru uygulama şu şekilde olmalıdır;
İştigal konusu ile ilgili çalışacak teknik personelin pozisyonu bilgi ve beceri özellikleri sektör tarafından tarif edilerek meslek standartları oluşturulmalı. Bu konuda çalışacak teknisyenler örgün Teknik Eğitim Kurumları’ndan yetişmiyorsa veya daha fazlasına ihtiyaç varsa yaygın eğitim (MYK) tarafından akredite edilmiş kurumlar tarafından ISO 17024 standartlarında yapılan sınavlar sonucu başarılı olanlara alanlarında hizmet etme yetkisi verilmelidir. Bu arada bu sistem şu anda uygulamaya girmiştir.
Firmaların yetkilendirilmesi firma içerisinde yetkilendirilmiş teknik personelin çalışıp çalışmamasına bağlıdır. Yani herhangi bir girişimci herhangi bir hizmet sektöründe çalışma yapmak istiyorsa, kendisinde veya personelinde akreditasyon varsa hizmet üretebilmeli yoksa hiçbir şekilde hizmet vermesi mümkün olmamalıdır. Ana firmalar istedikleri servis firmaları ile anlaşma yaparak müşterilerine her an hizmet verecek firmaların olmasını sağlayabilir. Bu firmalara destekler vererek markasının imajını da yükseltmeye çalışabilir. Ancak hiçbir ana firma yetki dağıtamaz ve dağıtmamalıdır. Özellikle Avrupa’da otomotiv sektöründe bu konu tam da anlattığımız gibi sıkı bir şekilde kontrol edilmekte, hiçbir kurum ve kuruluşun yetkili servis adı altında haksız rekabet yaratmasına izin verilmemektedir.
Ülkemizde yapılması gereken akreditasyonu akreditasyon kurumlarına bırakmak, örgün eğitim kurumlarının yani okullarımızın seviyesini yükseltmek için destek olmak, bunların dışında her türlü imkanı kullanarak her noktada teknoloji eğitim vermek olmalıdır.
Bir servis kanalı kurmak ve işletmek tüm bu konuların yanında aynı satışta olduğu gibi çok iyi tasarlanmış bir stratejiye ihtiyaç duymasına rağmen, satışa göre çok daha fazla alt yapıya ihtiyaç duyduğu için bilgi ve kurgu (Strateji) daha da ön plana çıkmaktadır.